Taşrada görev yapan ve emekliliğine bir kaç yıl kalan doktorun bir gün kapısı çalınır ve içeriye alımlı bir kadın girer.Kadın önce lafı dolandırır ama doktor kurnazdır altında bir şeyler yattığını anlar ve kadını konuşturur.Kadın evlidir ve bir tane çocuğu vardır eşi başka şehirdedir ve birkaç güne gelecektir.Kadın hamileliğini sonlandırmak için doktora para teklif eder.Fakat bunu çok ukalaca yapmıştır.Doktorda bu durumdan rahatsız olur ve onu kovmaktan beter eder.Kadın gittiğinde doktora bir şeyler olur.Kendini onun peşinde deli gibi koşarken bulur.Kitabın ismi gibi o artık bir amok koşucusu gibidir.Kimse onu durduramaz ve herkes ona hayretler içinde bakakalır.Fakat ulaşamaz kadına.Kadın gider oda arkasından mesleğini evini barkını bırakıp gider.Arar tarar ve sonunda bulur kadını o çok ünlü bir tüccarın eşidir.Ona yardım etmek ister fakat kadın onu yanına yaklaştırmaz.Çünkü çok gururlu bir kadındır.Bir gün telaşla kaldığı otelin kapısı çalınır ve karşısında kadının oğlu vardır.Oğlan onu alıp harabe bir yere götürür.Kadın içeride can çekişmektedir.Alıp kadını kendi evine götürürler orada sabaha kadar uğraşır fakat kadını kurtaramaz.Kadın ölmeden önce ona sırrını saklaması için söz verdirir.Ertesi gün araştırma için gelenleri tehdit ederek yalan rapor yazdırır.Kadının sevgilisi gelir genç yakışıklı bir subaydır ve daha sonra kadının kocası geldiğinde kaçıp saklanırlar subayla birlikte.Kocası rapora inanmaz ve onu kontrol için gemiyle adli tıpa götürür.Bu sırada doktorda gemidedir ve gemide patlama çıkartıp böylece tabutu denizin dibine yollar bu sırda böylelikle saklanır.Fakat doktor vicdan azabından kutulamaz ve alkolik olur.
25 Ekim 2017 Çarşamba
16 Ekim 2017 Pazartesi
ALAGEYİK/YAŞAR KEMAL
Halil;geyik avı tutkusu olan nişanlı genç bir adamdır. Annesi ve nişanlısı onun geyik avına gitmesini hiç istemez.Çünkü bunun uğursuzluk, felaket getirdiklerine inanırlar.Halil'in babası da geyik avı yüzünden ölmüştür.Fakat o ne yapıp eder onları iki gözü yaşlı koyar yinede gider.Halil bir gün yine dağdayken nişanlısı Zeynep çeşmeye iner.Orada düşman köyün ağası Karaca Ali ile karşılaşır ve adam onu görür görmez vurulur. Hemen araştırır ve onun Halil'in nişanlısı olduğunu öğrenince Halil'i ortadan kaldırmak için dağda ona pusu kurar.Halil'in her zaman geçtiği yola koyar adamlarını o gelince vuracaklardır.Fakat Halil'i bir dişi geyik yolundan alır başka yollara saptırır.Geyik resmen oynar onunla.Ötekilerde vazgeçer gidip isteyelim ağaya yok diyemezler derler ve Halil dağdayken köyün en yaşlısını Zeynep'i istemeye gönderirler.Kızın üç abisi vardır.Korkudan tamam derler. Bütün köy korkudan tamam der fakat bir kadın hariç oda Sultan Karıdır.O herkese verir veriştirir.Kızın abilerine Halil'in arkadaşlarına korkudan kızı ağaya peşkeş çektiniz sizde adam mısınız der.Halil bir sürü geyik avlamıştı.Köye dönerken ateş yaktı bu demek oluyordu ki ben geyik avladım sizde ateşi yakın yarın ziyafet var.Köy meydanına indi ateş yok kimse yok.Anasına gitti ağlıyor bir şey demiyor. Zeynep'e gitti ağlıyor bir şey demiyor.Arkadaşları bir şey demiyor.En son Sultan karı gelip anlattı her şeyi adamsan git yüzüğü fırlat ağaya dedi.Sen gidersen herkes gelir peşinden dedi öylede oldu.Bütün köy ayaklanıp dikildiler ağanın karşısına attılar nişanı.Halil'ide geyik avına yollamadılar.Çünkü ağa çok öfkeliydi ondan intikam almak istiyordu.Halil yine bir gün dayanamayıp gitti dağa Zeynep'te peşinden gitti.Halil'i vurmak isterken Zeynep'i vurdular.Zeynep ölümden döndü Halil tövbe etti bir daha gitmeyeceğim diye.Zaman geçti Zeynep iyileşti düğün günü geldi çattı.Düğün bitti gelinle damat evlerine girdi.Ağa adamlarına geyik sesi yaptırttı.Bu sesleri duyan Halil Zeynep'e hemen geliyorum dedi.Gitti çapraz ateşe tutuldu.Fakat hemen bir yolunu bulup kaçtı.Oda karşılık verdi 2 kişiyi vurdu.Biri Karaca Ali'ydi. Yaralıydı kaçarken o dişi geyiği yine gördü.Yine kendiyle oynadığını biliyordu ateş etti bu sefer geyik kaçmadı.Halil geyiği almaya gitti ayağıyla derisini ayıracakken uçurumdan aşağı yuvarlandı.Bütün kemikleri kırılmıştı.Bütün köy onu aramaya çıktı.Önce cesetleri sonra geyiği sonrada Halil'i buldular. Halil'e halat attılar beline bağla çekelim dediler.Fakat Halil parmağını bile oynatamıyordu.Siz gidin ben gelemem deyince Zeynep'te attı kendini aşağıya.Her sene o kayada şu türkü yükselirmiş;
15 Ekim 2017 Pazar
SEN AYDINLATIRSIN GECEYİ/FİLM
Ali Atay'ın başrol oynadığı, Türkiye'de yapılmış en enteresan filmlerden bir tanesi hatta ilki bile diyebilirim.Yönetmen ve senaristte Onur Ünlü olunca seyrine doyulmaz bir film çıkmış ortaya.Filmin konusu kısaca şöyle;Manisa'da babasıyla yaşayan Cemal'in annesi ve kardeşleri yangında ölmüştür.Cemal o olaydan sonra aklını yitirmiş ve paranoyak bir insan haline gelmiştir ama zaten yaşadıkları kasabada normal insan yoktur. Herkesin değişik güçleri vardır. Kimi zamanı durdurur, kiminin gözü kanar sürekli, kimi uçar vs.vs...Bir de filmde Shakespeare'in sen aydınlatırsın geceyi şiiri ve inanılmaz güzel Arapça bir müzik kullanılmıştır.Benim en beğendiğim de Onur Ünlü'nün Cemal'in ağzından Orhan Gencebay'a giydirdiği sahneydi. Demek ki artık Türkiye'de de fantastik filmler yapılabiliyormuş dedim kendi kendime hemde siyah beyaz.Ali Atay bu filmde ne kadar iyi bir oyuncu olduğunu bir kez daha kanıtlamıştır.İzlemenizi tavsiye ederim.
Yarayla alay eder yaralanmamış olan. Bak nasıl da sararıp soluvermiş tanrıça kederlerden. Sen çok daha parlaksın çünkü... Sen tüm göklerdeki yıldızların ilki, Sen Aydınlatırsın Geceyi
William Shakespeare
Yarayla alay eder yaralanmamış olan. Bak nasıl da sararıp soluvermiş tanrıça kederlerden. Sen çok daha parlaksın çünkü... Sen tüm göklerdeki yıldızların ilki, Sen Aydınlatırsın Geceyi
William Shakespeare
12 Ekim 2017 Perşembe
KARACAOĞLAN EFSANESİ/YAŞAR KEMAL
Karacaoğlan evini yurdunu bırakıp düşer yollara .Bir gün yolda bir deliye rast gelir. Deli Hüseyin onu türkü söylerken duymuştur ve onu kendi obasına götürür. Oba göç edecektir. Karacaoğlanda onlara takılır. Yolda Beyin kızının devesi çöker kalkmaz. Kimsede kaldıramaz. Devenin inadı tutmuştur.Kız çok üzülür. Deli Hüseyin Karacaoğlana Türkü söyle der. Sen söyleyince dağlar taşlar yerinden oynar, deveyi de kaldırırsın der, öylede olur.Beyin kızı teşekkür etmek için Karacaoğlanın yanına gelir ve görür görmez sevdalanırlar birbirlerine. Fakat o bir bey kızıdır asla vermezler bir aşığa. Velhasılı kelam deli Hüseyin ve diğer bütün oba halkı beye karşı birleşip bir şekilde kaçırırlar aşıkları başka bir obaya. O obanın beyininde çok namussuz bir yeğeni vardır ve Elif'e kafayı takmıştır.Ne yapıp edip Elif'i elde etmeye çalışır. Her yerde sıkıştırır karşısına çıkar. Elif'te korkudan kimseye bir şey diyemez .Halil ona bir gün bir gece yanında uyuyayım sana hiç dokunmam bir daha da söz seni rahatsız etmem der. Elif'te mecbur kabul eder. Karacaoğlanın düğüne gittiği bir gece sazının teli kopar. Bu aşıklarda uğursuzluk sayılır. Karacaoğlan koşarak eve gelir ve onları uyurken bulur. Üzerlerine abasını atar ve ''Bey kızları Bey oğullarına yaraşır'' deyip düşer yollara. Uyanınca karacaoğlanın geldiğini anlayan Elif feryat figan ağlamaya başlar.Beyin hanımına her şeyi anlatır. Oda bir sopayla yarar Halil'in kafasını Bey'ede her şeyi söyler.Bey ne yapıp edin onu bulun durumu düzeltelim der. Deli Hüseyin ve Beyin bütün adamları yıllarca arar da bulamazlar Karacaoğlanı. Hatta Deli Hüseyin onu ararken sele kapılıp ölür. Elif yaşlanır hastalanır ve bir çerçiye eğer onu görürsen söyle gelsin der. Çerçi bir yerde rastlar karacaoğlana Elif'in dediklerini ve çok hasta olduğunu söyler. Karacaoğlan karar verir dönmeye ama çok uzaktadır. O dönene kadar Elif ölür. Karacaoğlanda mezarının başındaki dut ağacına asar sazını ve rüzgar estikçe o sazın tellerinden ses çıkar.
Bu hikayede Yaşar Kemal dostluğu,birlik ve beraberliği,aşkı,sevgiyi,sınıf ayrımını anlatmıştır.Ayrıca bu kitap Karacaoğlanın yazdığı birbirinden güzel türkülerin sözlerini de içerisinde barındırır.
Kimi cennet ister,kimi cehennem
Cennetten beride daha neler var
Bu hikayede Yaşar Kemal dostluğu,birlik ve beraberliği,aşkı,sevgiyi,sınıf ayrımını anlatmıştır.Ayrıca bu kitap Karacaoğlanın yazdığı birbirinden güzel türkülerin sözlerini de içerisinde barındırır.
Kimi cennet ister,kimi cehennem
Cennetten beride daha neler var
11 Ekim 2017 Çarşamba
IM JULI/FİLM
Danıel Almanya'da öğretmenlik yapar. Juli onu her gün yolda görür ve ondan hoşlanır. Bir gün ona üzerinde güneş figürü olan bir yüzük satar ve ona akşamki parti için bir bilet verir.Yüzüğün ona şans getireceğini ve üzerinde güneş olan bir kızla tanışacağını söyler.Aslında bu kız kendisidir ama o gün tesadüfen üzerinde güneş resmi olan bir kız İstanbul'dan Almanya'ya gelip Daniel'a pansiyon sorar. Daniel kıza aşık olur. Kız İstanbul'a döner. Daniel'da peşinden gitmeye karar verir. Juli'de tatil için otostop çeker ve ilk gelen araç nereye gidecekse oraya gidecektir.Tesadüf bu ya ilk Danıel durur ve birlikte İstanbul'a gitmek için yola çıkarlar.Yolda başlarına bir sürü absürt olaylar gelir. Arabaları bozulur,gemiden atılırlar,birbirlerini kaybederler vs. vs. Ve bir gün Danıel Juli'ye bağırır. Bu olanların hepsi senin uğursuzluğun yüzünden yaşandı der. Juli çok üzülür ve gider. O gidince Danıel anlar bir şeyleri.Cuma günü İstanbul'daki Melek'le görüşmek için gideceği yerde Juli'ninde olacağını tahmin eder. Gitmeden önce otobüs terminalinde Melek'le karşılaşır fakat ona hiç bir şey söylemez. İstanbul'da Juli'yi bulur ve Meleğe söyleyeceği sözleri Juli'ye söyler.Fatih Akın'ın yönettiği çok keyifli bir yol filmidir.
10 Ekim 2017 Salı
TEREDDÜT/FİLM
13 yaşındaki bir kızın kendinden yaşça çok büyük bir adamla evlendirildikten sonraki yaşadığı dramatik olayları konu edinir.Filmde bir de kıza yardımcı olmaya çalışan bir kadın psikiyatr vardır. Aslında kendisininde ne kadar acı çektiğini gözler önüne sererler.Kadın psikiyatr sevdiği adamdan uzakta çalışmaktadır ve cinselliğin aşkın üzerinde hiçte hafife alınmayacak bir etkisi olduğu anlatılmaktadır.Kadın doktor en son sevdiği adamı aldatır ve onu terk eder.Küçük kızsa yaşadıklarından dolayı ruh sağlığını yitirmiştir. Türkiye de yapılmış cesur bir filmdir. Yönetmeni de bir kadındır ve kadınların sorunlarını cesurca beyaz perdeye aktarmıştır.
9 Ekim 2017 Pazartesi
KÖROĞLU EFSANESİ/YAŞAR KEMAL
At yetiştirilen bir köyde çok uzun süre kuraklık yaşanır ve artık insanlar yemek,su bulmak için başka köylere giderler. Sadece bir tane yaşlı at yetiştiricisi,oğlu Yusuf ve de kıratı kalmıştır. Yaşlı adam çok hastadır ve oğluna derki; git kıratı başka yere götür orada bırak oğul oda bizimle perişan olmasın. Oğlu atı başka bir yere götürüp,bırakır ve geri döndüğünde birde ne görsün at aynı yere gelmiş. Birkaç kez daha tekrarlanır bu olay. Baba en son yataktan güç bela kalkıp kıratın yanına gider ve gözlerinden öpüp ona gitmesini söyler. Oğluna, oğlum al atı deniz kenarına götür. O deniz atıdır. Oğlu denileni yapar. At denizi görünce koşarak gider. Adeta denizin üzerinde yürür ve gözden kaybolur.Yaşlı adam ölmeden öne oğluna; ''ne olursan ol kimseye kul köle olma'' der. Yalnız kalan oğlan babasından dolayı daha önceden tanıdığı Bolu Bey'inin yanına gider ve Bey onu atlarının başına seyis olarak alır.Yusuf çok güzel atlar yetiştirir ve bir gün atları otlatırken deniz köpürür,fırtına çıkar,yer yerinden oynar,Kırat denizden çıkıp gelir. Kendine bir eş seçer ve onunla birlikte olur. Ertesi gün yine ve üçüncü gün yine aynı olay tekrarlanır.Kıratın üç çocuğu olacaktır. Yusuf gördüklerini kimseye anlatmaz ve hamile atlara gözü gibi bakar. İlk doğumda tayın ayağı zemine değer ve tay kusurlu olur bu Doru'dur. İkinci doğumda tayın ayağı kuma değer oda kusurlu olur buda Yağız'dır. Üçüncüsünde Yusuf tayı havada yakalar ve üç gün yere bastırmaz. Bu arada Bolu Bey'i ile Osmanlı Padişahının arası açıktır. Padişah Bolu Bey'inden 3 at ister. Beyde Yusuf'a en iyi 3 atı seç gönderelim der. Yusuf hiç istemese de kıratın 3 tayını padişah için Beye götürür. Bey bu tayları görünce çok sinirlenir. Çünkü atlar uyuz gibi zayıf çelimsiz ve çirkindir. Bey Yusuf'u hainlikle suçlar ve gözlerine mim çektirip kovar. Yusuf artık kördür ve oğlu Ruşen Ali'ye derki;sen artık körün oğlusun git kıratı iste Bolu Bey'inden nasılsa uyuz diye hemen verirler. Oğlu gidip ister.Bey'de istersen üçünü de al zaten üçü de uyuz gibi der.Köroğlu sadece Kıratı alır. Ata gül gibi bakarlar ve onu çok iyi bir at yaparlar. Bu arada Bolu Bey'indeki Kıratın kardeşleri de gelişip güzelleştiler.Kıratın güzelliği Bey'in kulağına gitti ve Bey durumu çözdü.Adamlarına gidin Kıratı getirin dedi.Yusuf ve Ruşen Ali olacakları önceden tahmin edip kırata atlayıp kaçmaya başladılar.Onlar önde Doru ve Yağız at arkada gidiyorlardı.Ruşen baba arkamızda atlar var çok hızlılar dedi.Yusuf arkasına bakınca Yağız atı gördü ve oğluna kumsala sürmesini söyledi oraya gelemez dedi.Öylede oldu Yağız at kumsala gelince dondu kaldı çünkü doğumunda ayağı kuma değmişti.Sonra Doru at yaklaştı. Yusuf oğluna çakıllara sür dedi Doru çakıla gelince dondu kaldı çünkü onunda ayağı taşa değmişti doğumda.Bir de peşlerinde Bolu Bey'inin taktığı zebellah gibi Arap Reyhan vardı o yetişti onlara.Yusuf kör haliyle taşı kaldırıp alnının ortasına taşı yerleştirdi ve dev gibi adamı yere serdi.Çünkü ona Kırat yardım etti.Çok yorulmuşlardı Yusuf uyudu rüyasında ona bir dere ve 3 renk köpük gösterildi. Bunları içersen gözün açılır dendi. Oğluna rüyasını anlattı ve git al onları dedi.Oğlu gidip buldu fakat dönüşte çok susadığı için üçünü de içti. İnanılmaz bir sarhoşluk ve zevk yaşadı.Gelip babasına bulamadım dedi. Babası yalan söylediğini anladı ve ona; varsın benim gözlerim açılmasın sen iyi ol.Artık sırtın yere gelmez çok güçlü oldun dedi ve ölmeden önce ona Çamlıbel'e yerleşmesini öğütledi.Babası ölünce yalnız kalan Ruşen Ali'nin aklına Bey'in kardeşi Telli Nigar düştü.Aslında beşik kertmesiydiler ama Bey kızı vezirin oğluyla evlendirecekti. Ruşen Ali çoban kılığında girdi Bey'in sarayına tozu dumana katıp kaçırdı Nigar'ı ve doğru Çamlıbel'e gittiler. Orada ateş yakıp kuş pişirdiler.Dumanı gören Çamlıbel'in sahibi Köse Kenan adamlarını yolladı.Ruşen Ali hepsini alt edip ellerini bağladı.En son Köse Kenan geldi Ruşen'in yanına demek bütün adamlarımı yenen yiğit sensin dedi.Gel benim sarayımda kal ben yaşlandım Çamlıbel'in genç bir lidere ihtiyacı var dedi.Artık kervanları sen keseceksin,Çamlıbel halkına sen bakacaksın dedi.Ertesi gün yola gönderdi Köroğlunu. Ali ilk kervanı durdurdu içinden yaşlı bir adam çıktı.Adama kervanı bırak git dedi.Yaşlı odam ona bağırdı çağırdı utanmıyor musun yaşlı birinin kervanını soymaya dedi ve Ali utanıp geri çekildi.Sonra Bir kadın kervancı başına rastladı onla da aynı diologlar yaşandı geri çekildi ve böyle günler haftalar geçti.Daha bir kervan bile soyamamıştı ki çok büyük kervan ve önünde bir yiğit belirdi.Ona kervanı bırak git dedi. Oda Köroğluna saldırdı. Ali onu alt etti ve kervanı Çamlıbel'e getirdi.Sonra da 40 gün 40 gece düğün yaptılar.
7 Ekim 2017 Cumartesi
Küçük kara balık
Yaşlı bir balık uzun bir kış gecesinde bütün çocuklarını ve torunlarını bir araya toplar ve onlara bir hikaye anlatmaya başlar.;
Annesiyle yaşayan küçük bir kara balıktan söz eder.Bu balık bütün gün annesiyle derede aşağı yukarı dolaşırmış ve bir sabah annesine ben gidiyorum demiş. Annesi nereye diye sorunca bu derenin sonunda ne olduğunu görmek istiyorum. Fakat annesi izin vermemiş ve tartışmaya başlamışlar. Kara balık annesine''yaşamın hiç durmadan aynı şeyi yapmak olmadığını,başka bir anlamı olması gerektiğini hissediyorum''dedi. Sesleri duyan diğer balıklarda toplanmış etraflarına .Annesi olanları anlatmış onlara ve hepsi bir yorum yapıp küçük balığa saldırmışlar. Küçük balık arkadaşlarının yardımıyla kaçmış ve yüzmeye başlamış. Önce kurbağalarla karşılaşmış sonra yengeçle ve sonrada kertenkeleyle. Kertenkeleye dünyayı gezmek istediğini anlatmış. Kertenkelede ona pelikanlara kılıç balıklarına ve balıkçıllara dikkat etmesini öğütlemiş ve ona sazdan yaptığı bir bıçak vermiş. Uzun bir süre yüzen kara balık ilk defa başka balıklarla karşılaşmış ve onlardan nehire geldiğini öğrenmiş. Onlarında birkaçı kara balığa takılmış. Birlikte yüzerlerken pelikanın ağzında bulmuşlar kendilerini.Pelikan onları sonra yemek için çenesinde tutmuş ve balıklar ağlayıp yalvarmaya başlamışlar. Kara balık onlara kızmış ağlamayın boşa bu düzenbaz sizi bırakmaz. Bunun üzerine pelikan onu öldürün sizi bırakayım demiş. Kara balık inanmayın ona oyun oynayalım siz bana saldırın ben ölü taklidi yapayım bakalım gerçekten de bırakacak mı sizi. Onu öldürdük pelikan bizi bırak demişler pelikan gülüp hepsini midesine indirmiş. Kara balıkta bıçağıyla çenesini yarıp hemen kaçmış ve sonunda denize ulaşmış. Sonra kılıç balığından da kaçtı ama balıkçıla yakalandı.Onun midesinde bir küçük balık daha vardı, ağlıyordu, Ona ben ileri geri gidip balıkçılı gıdıklayacağım o gülmek için ağzını açınca kaç dedi öylede oldu.Kara balıkta midesini kesti bıçakla balıkçıl kıvranıp öldü.Diğer balık onu çok bekledi ama bir daha görünmedi küçük kara balık.
Yaşlı balık artık geç oldu devamını sonra anlatırım
yatın dedi çocukları ve torunlarına. Hepsi uyudu ama içlerinden bir tanesi olan küçük kırmızı balığın gözüne bir türlü uyku girmedi.Düşünüp durdu...
Hayallerinin peşinde koşarken ölebilirsin ama yinede cesur olursan hayaline kavuşmadan ölmezsin. Bu hikayeyi bütün küçük kara balıklara okutunuz ve sizlerde okuyunuz...
Annesiyle yaşayan küçük bir kara balıktan söz eder.Bu balık bütün gün annesiyle derede aşağı yukarı dolaşırmış ve bir sabah annesine ben gidiyorum demiş. Annesi nereye diye sorunca bu derenin sonunda ne olduğunu görmek istiyorum. Fakat annesi izin vermemiş ve tartışmaya başlamışlar. Kara balık annesine''yaşamın hiç durmadan aynı şeyi yapmak olmadığını,başka bir anlamı olması gerektiğini hissediyorum''dedi. Sesleri duyan diğer balıklarda toplanmış etraflarına .Annesi olanları anlatmış onlara ve hepsi bir yorum yapıp küçük balığa saldırmışlar. Küçük balık arkadaşlarının yardımıyla kaçmış ve yüzmeye başlamış. Önce kurbağalarla karşılaşmış sonra yengeçle ve sonrada kertenkeleyle. Kertenkeleye dünyayı gezmek istediğini anlatmış. Kertenkelede ona pelikanlara kılıç balıklarına ve balıkçıllara dikkat etmesini öğütlemiş ve ona sazdan yaptığı bir bıçak vermiş. Uzun bir süre yüzen kara balık ilk defa başka balıklarla karşılaşmış ve onlardan nehire geldiğini öğrenmiş. Onlarında birkaçı kara balığa takılmış. Birlikte yüzerlerken pelikanın ağzında bulmuşlar kendilerini.Pelikan onları sonra yemek için çenesinde tutmuş ve balıklar ağlayıp yalvarmaya başlamışlar. Kara balık onlara kızmış ağlamayın boşa bu düzenbaz sizi bırakmaz. Bunun üzerine pelikan onu öldürün sizi bırakayım demiş. Kara balık inanmayın ona oyun oynayalım siz bana saldırın ben ölü taklidi yapayım bakalım gerçekten de bırakacak mı sizi. Onu öldürdük pelikan bizi bırak demişler pelikan gülüp hepsini midesine indirmiş. Kara balıkta bıçağıyla çenesini yarıp hemen kaçmış ve sonunda denize ulaşmış. Sonra kılıç balığından da kaçtı ama balıkçıla yakalandı.Onun midesinde bir küçük balık daha vardı, ağlıyordu, Ona ben ileri geri gidip balıkçılı gıdıklayacağım o gülmek için ağzını açınca kaç dedi öylede oldu.Kara balıkta midesini kesti bıçakla balıkçıl kıvranıp öldü.Diğer balık onu çok bekledi ama bir daha görünmedi küçük kara balık.
Yaşlı balık artık geç oldu devamını sonra anlatırım
Hayallerinin peşinde koşarken ölebilirsin ama yinede cesur olursan hayaline kavuşmadan ölmezsin. Bu hikayeyi bütün küçük kara balıklara okutunuz ve sizlerde okuyunuz...
6 Ekim 2017 Cuma
LOCKE FİLMi
Tom Hardy 'nin başrolünü üstlendiği ve zaten film boyunca sadece Tom Hardy 'nin görüldüğü harika bir film. Kısaca konusu şöyledir;
Tom Hardy evli ve iki çocuklu, inşaat şefi olan bir adamdır. Çok büyük bir inşaat işi sırasında daha önceden uzun süre kaldığı bir şantiyede kendinden yaşça çok büyük olan bir kadınla tek gecelik bir birliktelik yaşar ve kadın hamile kalır. Tamda o gün kadın doğum için hastaneye yatar ve Tom Hardy ne pahasına olursa olsun kadının yanında olmak ister.Bu yüzden önce işten kovulur. Sonra karısına herşeyi anlatır ve karısı ona ''bir kezle hiç arasındaki tek fark herşeydir ''der ve onu terkeder. İşten kovulmasına rağmen yinede işi yarım bırakmak istemez sonuna kadar her şeyi telefonda halletmeye çalışır. Karısını çok seviyordur. Ağlayarak yoluna devam eder. Çünkü kendi babası onun ne doğum anında nede sonrasında yanında olmamıştır. Bu yüzden oda babası gibi olmak istemez. Her
şeyini kaybettiği halde yinede doğan çocuğuna gider. Bütün bunlar arabada sadece telefon görüşmeleriyle izleyiciye aktarılmıştır. Tom Hardy mükemmel bir oyunculuk sergilemiştir.
Tom Hardy evli ve iki çocuklu, inşaat şefi olan bir adamdır. Çok büyük bir inşaat işi sırasında daha önceden uzun süre kaldığı bir şantiyede kendinden yaşça çok büyük olan bir kadınla tek gecelik bir birliktelik yaşar ve kadın hamile kalır. Tamda o gün kadın doğum için hastaneye yatar ve Tom Hardy ne pahasına olursa olsun kadının yanında olmak ister.Bu yüzden önce işten kovulur. Sonra karısına herşeyi anlatır ve karısı ona ''bir kezle hiç arasındaki tek fark herşeydir ''der ve onu terkeder. İşten kovulmasına rağmen yinede işi yarım bırakmak istemez sonuna kadar her şeyi telefonda halletmeye çalışır. Karısını çok seviyordur. Ağlayarak yoluna devam eder. Çünkü kendi babası onun ne doğum anında nede sonrasında yanında olmamıştır. Bu yüzden oda babası gibi olmak istemez. Her
5 Ekim 2017 Perşembe
YERDENİZ BÜYÜCÜSÜ/URSULA K.LE GUİN
Benim yerdeniz büyücüsünden anladığım;
Bir büyücü olan Ged'in öfkeyle büyü yaparken kötülük gölgesini yeryüzüne çıkartmış olmasıdır.Bu gölge onu sürekli takip eder. Ged'se ondan kaçar. Taki bir gün artık ondan kaçmak yerine onu kovalamaya başlayana dek. Bu sefer işler tersine döner ve Ged gölgeyi kovalamaya başlar.Birkaç kez ona çok yaklaşır fakat ismini bilmediği için ona hükmedemez ve onu alt edemez.Sonra dünyanın sonuna kadar onu kovalar ve dünyanın sonunda karşı karşıya gelirler.Ged ona ismiyle seslenir.Yani ona Ged der ve onu yener.Gölgeyi yeryüzüne çıkartan kendisiyle hesaplaşmıştır artık.
Bir büyücü olan Ged'in öfkeyle büyü yaparken kötülük gölgesini yeryüzüne çıkartmış olmasıdır.Bu gölge onu sürekli takip eder. Ged'se ondan kaçar. Taki bir gün artık ondan kaçmak yerine onu kovalamaya başlayana dek. Bu sefer işler tersine döner ve Ged gölgeyi kovalamaya başlar.Birkaç kez ona çok yaklaşır fakat ismini bilmediği için ona hükmedemez ve onu alt edemez.Sonra dünyanın sonuna kadar onu kovalar ve dünyanın sonunda karşı karşıya gelirler.Ged ona ismiyle seslenir.Yani ona Ged der ve onu yener.Gölgeyi yeryüzüne çıkartan kendisiyle hesaplaşmıştır artık.
4 Ekim 2017 Çarşamba
KASAP HAVASI/FİLM ÖNERİSİ
KASAP HAVASI
Kasap havasıyla başlayıp yine kasap havasıyla biten bir film. İkisinde ayrı kişilerin düğünü aralarındaki tek ortak nokta Leyla'dır. Leyla 40 lı yaşlarında eşinden ayrılmış terzilik yapan bir kadın. İlk düğün Leyla'nın erkek arkadaşının. Başka genç bir kadınla evleniyor. Leyla efkar dağıtmak için arkadaşıyla meyhaneye gider ve orada Ahmet adında genç bir taksi şoförüyle tanışır. Sevgili olurlar. Fakat Ahmet'in annesi onu mahalleden Hülya'yla evlendirmek ister.Çünkü Hülya hamarat usturuplu tam bir mahalle kızıdır. Fakat Ahmet Leyla'ya aşık olur ve onunla evlenmek ister.Ailesini karşısına alır taksisini satar ve Leyla'yla bir gelinlikçi dükkanı açarlar.Taksisini sattığı kişi Leyla' nın eski eşinin yani Selim'in kuzenidir.Selim takside Ahmet'in babasının resmini bulur.Resmi Ahmet'in verdiği adrese yani gelinlikçi dükkanına götürür.Orada Leyla'yla karşılaşır resmi ona verir.Leyla Selim'i görünce kafası karışır ve görüşürler,birlikte olurlar.Ahmet olanları anlayınca deliye döner Selim'i vurur taksisini geri alır ve Leyla'ya sayıp söverek ailesine geri döner. Hülya'yla evlenir.Kasap havası eşliğinde film sona erer.
Filmin müzikleri çok güzeldir ayrıca sağlam bir oyuncu kadrosuyla güzel bir oyunculuk örneği sergilenmiştir. İzlemenizi tavsiye ederim.
Kasap havasıyla başlayıp yine kasap havasıyla biten bir film. İkisinde ayrı kişilerin düğünü aralarındaki tek ortak nokta Leyla'dır. Leyla 40 lı yaşlarında eşinden ayrılmış terzilik yapan bir kadın. İlk düğün Leyla'nın erkek arkadaşının. Başka genç bir kadınla evleniyor. Leyla efkar dağıtmak için arkadaşıyla meyhaneye gider ve orada Ahmet adında genç bir taksi şoförüyle tanışır. Sevgili olurlar. Fakat Ahmet'in annesi onu mahalleden Hülya'yla evlendirmek ister.Çünkü Hülya hamarat usturuplu tam bir mahalle kızıdır. Fakat Ahmet Leyla'ya aşık olur ve onunla evlenmek ister.Ailesini karşısına alır taksisini satar ve Leyla'yla bir gelinlikçi dükkanı açarlar.Taksisini sattığı kişi Leyla' nın eski eşinin yani Selim'in kuzenidir.Selim takside Ahmet'in babasının resmini bulur.Resmi Ahmet'in verdiği adrese yani gelinlikçi dükkanına götürür.Orada Leyla'yla karşılaşır resmi ona verir.Leyla Selim'i görünce kafası karışır ve görüşürler,birlikte olurlar.Ahmet olanları anlayınca deliye döner Selim'i vurur taksisini geri alır ve Leyla'ya sayıp söverek ailesine geri döner. Hülya'yla evlenir.Kasap havası eşliğinde film sona erer.
Filmin müzikleri çok güzeldir ayrıca sağlam bir oyuncu kadrosuyla güzel bir oyunculuk örneği sergilenmiştir. İzlemenizi tavsiye ederim.
2 Ekim 2017 Pazartesi
HEBA-HASAN ALİ TOPTAŞ-KİTAP ÖNERİSİ
Tabiat
bir şey söylemez aslında bizde onu bu yüzden işitiriz...
Ziya hamile eşini bir patlamada kaybetmiştir ve uzun yıllardır yaşadığı şehir olan İstanbul'u terk etmektedir. Kiracısı olduğu evin anahtarlarını teslim etmek üzere ev sahibine gider.Kapıyı hizmetçi açar.Anahtarı ona uzatır fakat hizmetçi anahtarı alamayacağını hanımını beklemesini söyler.Ev sahibi kadın gelince başlar hikayesini anlatmaya; kadının babası bir bar işletmektedir.Dürüst namuslu bir adamdır.Fakat ortağı tarafından öldürülmüştür.Babasının acısına dayanamayan annesi de ölür.Yalnız kalan kız barlarda önce bulaşıkçılık sonra garsonluk ve daha sonra hayat kadınlığı yapmaya başlar.Para biriktirmeye çalışır.Bir gün yaşlı bir emlak komisyoncusu ona böyle zengin olamayacağını arsa almasını öğütler.Oda öğüdüne uyup bir arsa satın alır.30 yıl sonra değerlenen arsa sayesinde zengin olur.İşte bu yüzden Ziya Bey anahtarı benden başkasına teslim edemezsiniz.Çünkü bu duvarlarda benim gençliğim,terim,kaybolan hayallerim var der.Ziya anahtarı teslim edip askerlik arkadaşı olan Kenan'ın anlata anlata bitiremediği köye yerleşir.Yerleşmeden önce Kenan'a para yollamıştır ev yapsın diye.Fakat Kenan parayı alıp harcamış ve evi de bir başka arkadaşından borç alıp yapmıştır.Bunu da Ziya'dan saklamıştır.Ziya ve Kenan Suriye sınırında çok zor bir askerlik yapmışlardır.Zalim ve adaletsiz komutanların içinde her gece çatışmalar altında hayatta kalmayı başarmışlardır.Fakat bir çok arkadaşları ölmüş kalanları da delirmiştir.Kenan askerden gelince evlenmiş fakat çocuğu olmamıştır.Karısı da onun adını zürriyetsize çıkartıp terk etmiştir. Sağlam raporu olmasına rağmen bir daha evlenememiştir.Kimse ona kızını vermek istememiştir.Annesi,kız kardeşi ve Almanya'daki kardeşinin oğluyla yaşıyordu.Arkadaşından aldığı parayı da ödeyemeyince aralarında kavga çıkıp bıçaklanıp öldü.Olayın peşini bırakmayan Ziya gerçekleri öğrenince çok üzülür ve ailesine destek olmaya sık sık gidip gelmeye başlar.Bu arada dedikodularda alıp başını yürür ve bütün köy Ziya'nın peşine düşüp onu döve döve öldürürler.
Yani benim bu kitaptan anladığım Türkiye'de patlamadan kurtulsan askerlik var ondanda kurtulsan cehalet var.O öldürür adamı.Hasan Ali Toptaş'ı ilk kez okudum.Cesur ve realist bir yazar olduğunu elini taşın altına koyduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.
Ziya hamile eşini bir patlamada kaybetmiştir ve uzun yıllardır yaşadığı şehir olan İstanbul'u terk etmektedir. Kiracısı olduğu evin anahtarlarını teslim etmek üzere ev sahibine gider.Kapıyı hizmetçi açar.Anahtarı ona uzatır fakat hizmetçi anahtarı alamayacağını hanımını beklemesini söyler.Ev sahibi kadın gelince başlar hikayesini anlatmaya; kadının babası bir bar işletmektedir.Dürüst namuslu bir adamdır.Fakat ortağı tarafından öldürülmüştür.Babasının acısına dayanamayan annesi de ölür.Yalnız kalan kız barlarda önce bulaşıkçılık sonra garsonluk ve daha sonra hayat kadınlığı yapmaya başlar.Para biriktirmeye çalışır.Bir gün yaşlı bir emlak komisyoncusu ona böyle zengin olamayacağını arsa almasını öğütler.Oda öğüdüne uyup bir arsa satın alır.30 yıl sonra değerlenen arsa sayesinde zengin olur.İşte bu yüzden Ziya Bey anahtarı benden başkasına teslim edemezsiniz.Çünkü bu duvarlarda benim gençliğim,terim,kaybolan hayallerim var der.Ziya anahtarı teslim edip askerlik arkadaşı olan Kenan'ın anlata anlata bitiremediği köye yerleşir.Yerleşmeden önce Kenan'a para yollamıştır ev yapsın diye.Fakat Kenan parayı alıp harcamış ve evi de bir başka arkadaşından borç alıp yapmıştır.Bunu da Ziya'dan saklamıştır.Ziya ve Kenan Suriye sınırında çok zor bir askerlik yapmışlardır.Zalim ve adaletsiz komutanların içinde her gece çatışmalar altında hayatta kalmayı başarmışlardır.Fakat bir çok arkadaşları ölmüş kalanları da delirmiştir.Kenan askerden gelince evlenmiş fakat çocuğu olmamıştır.Karısı da onun adını zürriyetsize çıkartıp terk etmiştir. Sağlam raporu olmasına rağmen bir daha evlenememiştir.Kimse ona kızını vermek istememiştir.Annesi,kız kardeşi ve Almanya'daki kardeşinin oğluyla yaşıyordu.Arkadaşından aldığı parayı da ödeyemeyince aralarında kavga çıkıp bıçaklanıp öldü.Olayın peşini bırakmayan Ziya gerçekleri öğrenince çok üzülür ve ailesine destek olmaya sık sık gidip gelmeye başlar.Bu arada dedikodularda alıp başını yürür ve bütün köy Ziya'nın peşine düşüp onu döve döve öldürürler.
Yani benim bu kitaptan anladığım Türkiye'de patlamadan kurtulsan askerlik var ondanda kurtulsan cehalet var.O öldürür adamı.Hasan Ali Toptaş'ı ilk kez okudum.Cesur ve realist bir yazar olduğunu elini taşın altına koyduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.
ANNA KARENİNA
KİTAP+FİLM
Bir de filminden bahsetmek istiyorum.Filmi izlerken
kendimi dev bir tiyatroda müzikal izliyormuşum gibi hissettim.Tek kelimeyle
muhteşem bir film olmuş.
Anna evli ve çocuğu olan bir kadındır. Bir gün Vronski ile
karşılaşırlar ve birbirlerine aşık olurlar. Anna her ne kadar duygularından
kaçmaya çalışsa da Vronski aşkının peşinden koşmaktadır. Vronski bir subaydır ve terfi almasına rağmen Anna'dan
uzağa yani taşraya gitmek istemez. Anna duygularına daha fazla karşı koyamaz ve
Vronski'yle birlikte olmaya başlar.Bir gün cesaretini toplayıp kocasına her
şeyi itiraf eder. Rus yasalarına göre kocasını aldatan bir kadın çocuğundan da
uzaklaştırılır. Anna sırf çocuğundan ayrı kalmamak için bir mühlet daha kocasına katlanır. Fakat üzüntüden hasta olup
yataklara düştüğünde kocasına oğlu Seryoja için ölebileceğini ama bu olanlara
daha fazla katlanamayacağını söyleyerek Vronski'yle birlikte güneye yerleşir.
Belli bir süre orada kaldıktan sonra dayanamayıp tekrar Petersburg' a dönerler.
Fakat Anna artık toplum tarafından dışlanan,aşağılan ve kötü gözle bakılan bir
kadındır.Elinde sadece Vronski kalan Anna onu kaybetmekten o kadar korkar ki
sürekli gereksiz yere kıskançlıklar yapmaya başlar.Bu kıskançlıklar o kadar
büyür ki Anna en son kendini bir trenin altına atarak yaşamına son verir.
Bir de kitapta Levin karakteri vardır. Levin'in aslında
Tolstoy'un kendisi olduğu söylenir. Levin aslında bir soylu olmasına rağmen
Petersburg'ta yaşamayı reddedip köyde
çiftçilikle uğraşmaktadır. Öyle ki köylülerle çapa dahi yapar. Çünkü kendini
onların efendisi ya da sahibi olarak görmek istemez. Köylüler ona babanız böyle
değildi biz buna alışık değiliz Bey dediğin Bey gibi olmalı deseler de Levin
onlara şu cevabı verir; babam sizin
sahibiniz di ben değilim o daha mı iyiydi diye sorar.
KİTAPLARIM
Merhabalar;
Bu benim ilk blog yazım. Öncelikle sizlere kitaplarimdan bahsetmek istiyorum. Onlara arkadaşlarımda diyebilirim. Sabahattin Ali derki "odamda beni kitaplarım bekler bu yegane tesellimdir." Zira kitap okumak kadar kitap seçmekte önemlidir. Yine Descartes derki "İyi kitaplar okumak geçmiş yüzyılların en iyi insanlarıyla sohbet etmek gibidir''. Bu yüzden ben iyi olduklarına inandığım okuduğum ve şuanda okunmak için kütüphanemde bekleyen kitapların listesini sizlerle paylaşacağım. Umarım işinize yarar.
DOSTOYEVSKI
•Budala
•Karamazov kardeşler
•Ölü evinden anılar
TOLSTOY
•Anna Karenina
•Ateşi kıvılcımken söndürmeli
•İnsan ne ile yaşar
•Savaş ve Barış
•Çocukluk
JACK LONDON
•Beyaz diş
•Vahşetin çağrısı
•Martin Eden
•Yolda
•Demir ökçe
FRANZ KAFKA
•Dava
•Dönüşüm
•Aforizmalar
•Milena'ya mektuplar
GEORGE OR WELL
•1984
•Hayvan çiftliği
GABRİEL GARCIA MARQUEZ
•Benim hüzünlü orospularım
•Kırmızı pazartesi
•Yüzyıllık yalnızlık
ALBERT CAMUS
•Yabancı
•Düşüş
•Sisifos söyleni
URSULA K . LE GUİN
•Mulksuzler
•Yerdeniz büyücüsü
OĞUZ ATAY
•Tehlikeli oyunlar
•Tutunamayanlar
SABAHATTİN ALİ
•Kürk mantolu Madonna
•İçimizdeki şeytan
•Kuyucaklı Yusuf
•Sırça köşk
•Değirmen
YUSUF ATILGAN
•Aylak adam
•Anayurt oteli
YAŞAR KEMAL
•Yılanı öldürseler
•Kuşlarda gitti
•Üç Anadolu efsanesi
ORHAN PAMUK
•Kafamda bir tuhaflık
•Masumiyet müzesi
ZÜLFÜ LİVANELİ
•Leyla'nın evi
•Huzursuzluk
AHMET ALTAN
•En uzun gece
•Aldatmak
•İçimizde bir yer
●ADAM FAVER Olasılıksız
●AMİN MAALOUF Semerkant
●ANTHONY BURGESS Otomatik portakal
●RICHARD BACH Martı Jonathan
●ANTOİNE DE SAINT Küçük prens
●MAKSIM GORKI Ana
●WIRGINIA WOOLF Kendine ait bir oda
●JOHN STEINBECK Fareler ve insanlar
●PAULO COELHO Simyaci
●KARL MARKS Komünist manifesto
●BERNHARD SCHLINK Okuyucu
●ALDOUS HUXLEY Cesur yeni dünya
●RAY BRAOBURY Fahrenheit 451
●KHALED HOSSEINI Uçurtma avcısı
●FRIDA KAHLO Aşk ve acı
●VEDAT TÜRKALİ Kayıp romanlar
●İHSAN OKTAY ANAR Puslu kıtalar Atlası
●HASAN ALİ TOPTAŞ Heba
●AHMET ÜMİT Beyoglu'nun en güzel abisi
●PEYAMİ SAFA Dokuzuncu hariciye koğuşu
●SUAT DERVİŞ Fosforlu Cevriye
Bu benim ilk blog yazım. Öncelikle sizlere kitaplarimdan bahsetmek istiyorum. Onlara arkadaşlarımda diyebilirim. Sabahattin Ali derki "odamda beni kitaplarım bekler bu yegane tesellimdir." Zira kitap okumak kadar kitap seçmekte önemlidir. Yine Descartes derki "İyi kitaplar okumak geçmiş yüzyılların en iyi insanlarıyla sohbet etmek gibidir''. Bu yüzden ben iyi olduklarına inandığım okuduğum ve şuanda okunmak için kütüphanemde bekleyen kitapların listesini sizlerle paylaşacağım. Umarım işinize yarar.
DOSTOYEVSKI
•Budala
•Karamazov kardeşler
•Ölü evinden anılar
TOLSTOY
•Anna Karenina
•Ateşi kıvılcımken söndürmeli
•İnsan ne ile yaşar
•Savaş ve Barış
•Çocukluk
JACK LONDON
•Beyaz diş
•Vahşetin çağrısı
•Martin Eden
•Yolda
•Demir ökçe
FRANZ KAFKA
•Dava
•Dönüşüm
•Aforizmalar
•Milena'ya mektuplar
GEORGE OR WELL
•1984
•Hayvan çiftliği
GABRİEL GARCIA MARQUEZ
•Benim hüzünlü orospularım
•Kırmızı pazartesi
•Yüzyıllık yalnızlık
ALBERT CAMUS
•Yabancı
•Düşüş
•Sisifos söyleni
URSULA K . LE GUİN
•Mulksuzler
•Yerdeniz büyücüsü
OĞUZ ATAY
•Tehlikeli oyunlar
•Tutunamayanlar
SABAHATTİN ALİ
•Kürk mantolu Madonna
•İçimizdeki şeytan
•Kuyucaklı Yusuf
•Sırça köşk
•Değirmen
YUSUF ATILGAN
•Aylak adam
•Anayurt oteli
YAŞAR KEMAL
•Yılanı öldürseler
•Kuşlarda gitti
•Üç Anadolu efsanesi
ORHAN PAMUK
•Kafamda bir tuhaflık
•Masumiyet müzesi
ZÜLFÜ LİVANELİ
•Leyla'nın evi
•Huzursuzluk
AHMET ALTAN
•En uzun gece
•Aldatmak
•İçimizde bir yer
●ADAM FAVER Olasılıksız
●AMİN MAALOUF Semerkant
●ANTHONY BURGESS Otomatik portakal
●RICHARD BACH Martı Jonathan
●ANTOİNE DE SAINT Küçük prens
●MAKSIM GORKI Ana
●WIRGINIA WOOLF Kendine ait bir oda
●JOHN STEINBECK Fareler ve insanlar
●PAULO COELHO Simyaci
●KARL MARKS Komünist manifesto
●BERNHARD SCHLINK Okuyucu
●ALDOUS HUXLEY Cesur yeni dünya
●RAY BRAOBURY Fahrenheit 451
●KHALED HOSSEINI Uçurtma avcısı
●FRIDA KAHLO Aşk ve acı
●VEDAT TÜRKALİ Kayıp romanlar
●İHSAN OKTAY ANAR Puslu kıtalar Atlası
●HASAN ALİ TOPTAŞ Heba
●AHMET ÜMİT Beyoglu'nun en güzel abisi
●PEYAMİ SAFA Dokuzuncu hariciye koğuşu
●SUAT DERVİŞ Fosforlu Cevriye
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)