25 Ekim 2017 Çarşamba

AMOK KOŞUCUSU/STEFAN ZWEIG

Taşrada görev yapan ve emekliliğine bir kaç yıl kalan doktorun bir gün kapısı çalınır ve içeriye alımlı bir kadın girer.Kadın önce lafı dolandırır ama doktor kurnazdır altında bir şeyler yattığını anlar ve kadını konuşturur.Kadın evlidir ve bir tane çocuğu vardır eşi başka şehirdedir ve birkaç güne gelecektir.Kadın hamileliğini sonlandırmak için doktora para teklif eder.Fakat bunu çok ukalaca yapmıştır.Doktorda bu durumdan rahatsız olur ve onu kovmaktan beter eder.Kadın gittiğinde doktora bir şeyler olur.Kendini onun peşinde deli gibi koşarken bulur.Kitabın ismi gibi o artık bir amok koşucusu gibidir.Kimse onu durduramaz ve herkes ona hayretler içinde bakakalır.Fakat ulaşamaz kadına.Kadın gider oda arkasından mesleğini evini barkını bırakıp gider.Arar tarar ve sonunda bulur kadını o çok ünlü bir tüccarın eşidir.Ona yardım etmek ister fakat kadın onu yanına yaklaştırmaz.Çünkü çok gururlu bir kadındır.Bir gün telaşla kaldığı otelin kapısı çalınır ve karşısında kadının oğlu vardır.Oğlan onu alıp harabe bir yere götürür.Kadın içeride can çekişmektedir.Alıp kadını kendi evine götürürler orada sabaha kadar uğraşır fakat kadını kurtaramaz.Kadın ölmeden önce ona sırrını saklaması için söz verdirir.Ertesi gün araştırma için gelenleri tehdit ederek yalan rapor yazdırır.Kadının sevgilisi gelir genç yakışıklı bir subaydır ve daha sonra kadının kocası geldiğinde kaçıp saklanırlar subayla birlikte.Kocası rapora inanmaz ve onu kontrol için gemiyle adli tıpa götürür.Bu sırada doktorda gemidedir ve gemide patlama çıkartıp böylece tabutu denizin dibine yollar bu sırda böylelikle saklanır.Fakat doktor vicdan azabından kutulamaz ve alkolik olur.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder